Buz elbette sudan oluşur ancak su ile buzu birbirinden ayıran bazı şeyler vardır. İşte bu farklılıklar, buzun suyun üstünde neden batmak yerine yüzdüğünü açıklar.
Gelin, bu soru işaretini ortadan kaldıralım.
Aslında bu durumun, suyun yoğunluğuyla ilgisi vardır.
Suyun katı hali olan su buzu, sıvı halinden daha az yoğun olduğu için yüzer. Diğer birçok madde ise tam tersi bir şekilde katı fazda daha yoğun hale gelir. Başka bir deyişle buz küpleri, moleküler yapıları nedeniyle yüzer.
Bir su molekülü (H2O), iki hidrojen atomu ve bir oksijen atomundan oluşur. Hidrojen ve oksijen atomları, elektron çiftlerini paylaşarak kovalent bağlar oluşturur.
Bir hidrojen atomunun pozitif yükü, başka bir su molekülünün negatif yüklü oksijen atomuna çekilir ve bu moleküller arasında hidrojen bağı oluşur. Su donduğunda bu hidrojen bağları, âdeta bir kristal kafes haline gelir.
Yani buz dağlarının 30 ila 50 metre kalınlığında olmalarına rağmen okyanusta yüzmesinin nedeni budur.
Aslında bu iyi bir şeydir. Çünkü yüzen buz, göllerin ve okyanusların donmuş yüzeyinin altında yaşamın gelişmesine ve ilerlemesine olanak tanır. Ayrıca eğer buzlar batarsa, su altı yaşam alanlarında yaşayan canlılar için bu inanılmaz derecede tehlikeli olur.
NASA’nın Dünya Gözlemevine göre de okyanus yüzeyinin üstünde yüzen buzlar, okyanus sirkülasyonu için de hayati bir öneme sahiptir. Su donarken, tuz salgılar ve altındaki suyu aşırı tuzlu ve yoğun hale getirir.
Buzun yarattığı bu yoğun su, okyanusun dibine çöker ve derin suyu yüzeye doğru iterek, okyanus suyunun dünya çapında dolaşımına yardımcı olur. Özetle buzun batmak yerine suyun üzerinde yüzmesi, birçok artıyı beraberinde getirir.